EMDR

EMDR Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme

Doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi önemli travmaların yanı sıra, başta çocukluk çağı olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan her tür yaşantı (günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz olaylar, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmalar, aşağılanmalar, reddedilmeler, ihmal ve başarısızlıklar) ruhsal yapılanmamızda önemli bir yere sahiptir. EMDR’ye göre rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış bu tür travmatik anılar yatar ve bu anılar şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenir; işlevselliğimizi, mutluluğumuzu, ilişkilerimizi…olumsuz yönde etkiler.

EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing), Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme; birçok farklı terapi ekollerinden ögeleri içeren, farklı tanı almış durumlara özel standartlaştırılmış protokolleri bulunan, travmatik anılarla çalışılan bütüncül bir terapi yöntemidir.

EMDR teorisinin altyapısını Adaptif Bilgi İşleme Modeli oluşturmaktadır. Bu modele göre beyin, her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu, düşünce, imge, ses gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir. Böylece o deneyimle ilgili öğrenme gerçekleşir. Bu süreç normal olarak çalıştığında, ruh sağlığını ve bireysel gelişimi öğrenme yoluyla desteklediği için adaptif, uyumlu bir mekanizma olarak kabul edilir.

Travmatik veya yüksek oranda rahatsız edici olaylar yaşandığında ise bu süreç tam olarak işleyemez gibi gözükmektedir. Yeni bilgi işlenip mevcut sisteme entegre olmaz. Deneyimi anlamlandırabilmek için anı ağlarındaki işlevsel bilgilerle bağlantı kurulamaz. Sonuç olarak öğrenme gerçekleşmez ve akıl sağlığına uygun sonuçlar çıkarılamaz. Duygular, düşünceler, imgeler, sesler, beden duyumları yaşandığı haliyle depolanır. Bu nedenle şimdiki zamanda, günlük hayat akışında karşılaşılan bazı uyaranlar, yaşanan bazı durumlar bu izole kalmış anıları tetiklerse, kişi o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenir.

EMDR, bu tür izole anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapidir. Beynin zamanında yapamadığı işlemi yapmasını sağlar. Kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. Danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.

EMDR terapisi ile sadece semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar ve olumlu duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlar.

Uzman Klinik Psikolog – Psikoterapist
Nilgün KÖSTEM